“`html
Günümüzde savaşların dinamikleri köklü bir değişim geçirdi; “cephe” ya da “cephe hattı” kavramları artık geçerliliğini yitiriyor. Bir ülkenin belirli bir bölgesinde savaşırken, diğer kısımlarını güvende tutma olanağı yok. Sınırlardaki çatışmalar, iç bölgeleri koruma şansını tamamen ortadan kaldırıyor.
Artık hiçbir ülke, sınırlarının sıfır noktasında tam anlamıyla savunma yapamaz. Bir savaş başladığında, ülkenin tüm toprakları bir savaş alanı haline geliyor; her yer cephe oluyor. Geleneksel orduların karşılaşmaları gibi bir durum artık söz konusu değil. Savaşın içinde sadece askerler değil, aynı zamanda bütün bir millet de yer alıyor.
Savunma teknolojileri ve askeri araçlar o kadar farklı bir evrim geçiriyor ki, barut, top ve tüfek icadından bu yana böylesine bir dönüşüm hiç yaşanmamıştı. Milyonlarca dolara mal olan savaş makineleri, son derece düşük maliyetli ve hafif yeni teknikler ile etkisiz hale getirilebiliyor. Büyük savaş gemileri ve denizaltılar, artık sadece merdiven altı atölyelerden üretilebilen dronlar tarafından hedef alınabiliyor. Ülke sınırında işgal yaparken başkentinizin saldırıya uğraması ise kaçınılmaz hale geliyor.
Artık dünya savaş tarihi baştan sona değişim gösteriyor. Büyük orduların yerini, düşük bütçeli ve daha etkili dijital savaşa yönelik ileri düzey silahlar almakta. Askerlerin yerini “mühendis orduları” alıyor; yalnızca askerler değil, sivil halk da bu savaşlarda etkin rol oynuyor.
Rusya’nın Moğolistan sınırından Kuzey Denizi’ne kadar olan bölgelerine Ukrayna tarafından gerçekleştirilen drone saldırıları, birçok önemli noktayı hedef aldı. Bu saldırı, Ukrayna’nın düşmanı olarak gördüğü Rusya’nın yanında, savaşın yalnızca Ukrayna topraklarında değil, aynı zamanda Rusya topraklarında da sürdüğünü gözler önüne serdi.
Ukrayna’nın bu harekâtı, yalnızca kendi başına organize edilmiş bir saldırı değil; aynı zamanda daha uzun menzilli füzelerin de kullanılmasının etkisiyle gerçekleştirilmiş olabilir. İstanbul’da düzenlenen “Barış Masası” toplantısından herhangi bir gelişme çıkmazsa, Moskova’nın ve diğer bazı başkentlerin hedef alınması kaçınılmaz hale gelebilir.
Bu duruma hazırlıklı olmamız ve nükleer silahların yanı sıra uzun menzilli füzelerin kullanılmaya başlamasından korkmamız gerekiyor. Kimse gerçekleri kabullenmiyor ancak yeni bir dünya savaşı ve mümkün bir nükleer çatışma düşüncesi, her geçen gün daha da yakınlaşıyor.
Şu anda, Rusya ve Avrupa’nın savaşının hemen ardından, ABD-Çin arasında Pasifik’te yeni bir çatışmanın patlak vermesi an meselesi ve bu tüm ülkelerin üzerinde ciddi bir tehdit oluşturuyor. Tarih boyunca büyük savaşların öncesinde yaşananlara dikkat etmekte fayda var; bugünü de doğru analiz etmek şart.
Ukrayna’nın saldırısının sebebi, bölgedeki çatışmaların yoğunlaşmış olmasıdır. Ancak bu saldırının tam da İstanbul’daki Barış Masası görüşmelerinden bir gün önce gerçekleşmesi dikkat çekici. Bu, müzakereleri zorlamak için yapılmış bir strateji olabilir, fakat daha büyük yönelimleri de işaret edebilir.
Ukrayna, savaşın başından bu yana geçmiş en yıkıcı saldırıyı gerçekleştirdi. Rusya’ya ait dört hava üssü ve bir denizaltı üssü hedef alındı. Bu saldırı, savaşın seyrini değiştirme potansiyeline sahip ve Avrupa’nın geleceği için bir tehdit oluşturuyor.
Almanya ve Ukrayna arasında yapılan 5 milyar Avro’luk anlaşma ardından uzun menzilli füzelerin sağlanması, Rusya’nın endişelerini artırdı. Eğer Rusya, Berlin veya Londra’yı hedef alırsa bu, Avrupa’daki savaş dinamiklerini tamamen değiştirebilir.
Savaşın temel nedeni, aslında Avrupa-Rusya çatışması olarak kabul ediliyor. Ukrayna, bu savaşta yalnızca bir araç olarak kullanılmakta. Diğer Doğu Avrupa ülkeleri de benzer bir kaderle karşı karşıya kalabilirler.
Belirli anlaşmaların geçmişte sabotaj edilmiş olması, gelecekte de benzer olayların yaşanacağına işaret ediyor. Şimdi tekrar İstanbul’da daha fazla çatışmaya neden olacak bir Barış Masası kurma çabası, gelişmelere bağlı olarak altından kalkılması zor sonuçlar doğurabilir.
Avrupa’nın barış istemediği ve bu savaşı genişletmek için çeşitli planlar yaptığı artık bir sır değil. Amaç, Rusya’nın zayıflatılması ve doğal kaynaklarına ulaşmak. Bu bağlamda, savaşın geleceği için büyük yatırımlar planlandığı görülüyor.
Rusya, ana karasına yönelik saldırılara cevap vermekten çekinemediğine dair açıklamalarda bulundu. Batı, Moskova’nın bir yanlış yapmasını zorlayarak, Ukrayna’ya daha fazla ölümcül araç sağlamaya devam ediyor. Bu yüzden savaşın şiddeti artıyor ve yeni yıkıcı kararların alınması kaçınılmaz hale geliyor.
Dünya genelindeki güç dengeleri, ülkeleri daha yıkıcı kararlar almaya zorlayabilir. Birçok bölgedeki ittifaklar ve askeri tedbirler, daha büyük bir çatışma dalgasının habercisi olabilir. Şu anki durum, geçmişte yaşananların tekrar ettiğini gösteriyor.
Barış adına yapılan tüm çabalar, sadece bu kötü sona giden süreci yavaşlatmak içindir. Ancak, geleceğimizin hangi yolda ilerleyeceğini bugünden görmekteyiz.
Yanlış çıkmayı sadece umut edelim…
“`