Batı medyasının 30 yıllık ezberi: Berlin ‘duyarı’ ve edebiyatı…

Batı medyasının ‘Berlin Duvarı’ konulu bir kısmı da asparagas haber niteliğindeki yanlı kurgulara olan tutkusu bitmek bilmiyor. Son olarak Doğu Almanya’nın istihbarat örgütü Stasi’nin adı gizli tutulan eski bir subayının, 50 yıl önce Berlin Duvarı’ndan kaçmak isteyen bir kişiyi öldürmekle suçlandığı dava haber konusu oldu…

Habere göre Stasi’de teğmen rütbesiyle görev yapmış olan 80 yaşındaki Alman vatandaşı, Batı Berlin’e kaçmaya çalışan bir Polonyalıyı vurma suçlamasını reddetti. Savcılığa göre ise sanık, Polonyalı üç çocuk babası itfaiyeci Czeslaw Kukuczka’yı sırtından vurdu. Kukuczka, Batı’ya giderek yeni bir hayat kurmayı hedefliyordu…

“BATI DİYE DİYE…”

Yeni bir hayat kurma umuduyla “Batı’ya kaçma” ezberleri Odatv İmtiyaz Sahibi Soner Yalçın’ın “Temcit Pilavı” başlıklı köşesine konu olmuştu.

Doğu Almanya’daki muhalif “Demokratik Uyanış” grubunun kurucularından Gazeteci Daniela Dahn’ın yazdığı “Batı Diye Diye” kitabında, iki Almanya’nın birleşmesiyle ilgili ezberlerin alaşağı edildiğini belirten Yalçın, Dahn’ın çalışması nedeniye “İflah olmaz zararlı kalıntı!” denilerek “günah keçisi” ilan edildiğini yazdı.

Dahn, Federal Almanya’nın ve Batı’nın “demokrasi”, “insan hakları” vs. temel iddialarındaki sahteliklerini şaşırtıcı somut örneklerle açığa çıkardı… Almanya’nın savaş suçlularını nasıl serbest bıraktığı, Hitler ile savaşmış emekli dört milyon insanın maaşlarına acımasızca nasıl el koyduğu, Doğu Alman halkının nasıl mülksüzleştirildiği vb…

Fakat deyim yerindeyse “yıl olmuş 2024”, Batı medyasının hedefinde hala “Batı’ya giderek yeni bir hayat kurma hayalleri kuran masum insanlar” ve onları öldüren bugünlerde 80 yaşını aşmış bir takım “adı gizli tutulan” soğuk savaş dönemi ajanları var…

İşte Soner Yalçın’ın “Merkel’in bizlere 30 yıllık ‘temcit pilavını’ yedirmesinden rahatsızlık duydum” dediği o yazısı:

Arkadaşım, Netflix’te yayınlanan Almanya eski başbakanı Angela Merkel belgeseline o kadar methiye dizdi ki, onu kırma pahasına dayanamayıp söyledim, “ben yarıda bıraktım!”

Sadece arkadaşım değil, sosyal medyada da benzer övgülere rast geldim.

Övgüye karşı cevap vermek kadar güç bir şey yoktur. Taraftarları hakikati duymak istemez çünkü… Oysa Türk ata sözümüz var; kendisini övenin ipi çürük olur!

Angela Merkel belgeselini seyrederken aklıma hep Merkel’in hemşehrisi kadın meslektaşımız Daniela Dahn (d.1949) geldi…

Babası; gazeteci- diplomat (Paris’te görev yaparken Yahudileri kurtarmasıyla bilinen) Karl-Heinz Gerstner idi…

Annesi; Doğu Alman moda dergisi Sibyl kurucusu tasarımcı Sibylle Gerstner idi…

Ablası; 19 yaşında intihar etmesi ardından şaşırtıcı şiirler, şarkılar, resimler, mektuplar bırakan Sonja Gerstner idi. (Ki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde intihar etti.)

Gazeteci Dahn, Doğu Almanya Brandenburg-Kleinmachnow’da büyüdü. Leipzig’te gazetecilik okudu. Doğu Almanya DFF televizyonunda çalıştı.

Doğu Almanya’daki muhalefet grubu Demokratik Uyanış’ın kurucularından oldu.

Bu bilgilerin Doğu Almanya’da büyüyen Merkel ile ne ilgisi var?

***

Gazeteci Dahn, 1997’de “Batı Diye Diye” kitabını yazdı.

Dünyaya, iki Almanya’nın birleşmesinin ne kadar “hayranlık uyandıran” siyasi gelişme olarak anlatılsa da Dahn, bu ezberi alaşağı etti. Birleşme yüzeyde şamata yaratsa da, derinde nelere yol açtığını yazdı…

Federal Almanya’nın ikiyüzlülüklerini, yalanlarını kanıtlarıyla tek tek sergileyip maskeyi düşürdü. Batı’nın “demokrasi”, “insan hakları” vs. temel iddialarındaki sahtelikleri şaşırtıcı somut örnekler üzerinden açığa çıkardı…

Mesela:

F. Almanya’nın, D.Almanya’nın kamu işletmelerine, arazilerine, otellerine ve 2 milyonu aşkın ev gibi mülklerine sömürgeci tavırla nasıl el koyduğunu/ hırsızlık yaptığını anlattı. Doğu Alman halkının nasıl mülksüzleştirildiğini yazdı.

Neler yaşanmıştı o birleşme sürecinde! Örneğin: Doğu Almanya’da “savaş kurbanlarına güvence yasası” ile Hitler ile savaşmış anti-faşistler, Nazi ölüm kamplarından kurtarılan 600 bin bile insan umursanmamış; emekli olan dört milyon insanın maaşlarına acımasızca el konulmuştu! Avusturya’ya gidip, ikiyüzlü hayattan bıkıp ülkesi Doğu Almanya’ya tekrar dönen filozof Wolfgang Harich adaletsizliğe uğrayan milyonlarca insandan biriydi…

Öte yandan Almanya’nın savaş suçlusu faşist Wolfgang Lehnick Emden’i serbest bırakmasına şaşıran sadece Doğu Almanlar idi; çünkü antifaşizm onlar için devlet doktriniydi ve F. Almanlar faşizmi çok unutmuşlardı!

***

İki Almanya’nın birleşmesi sadece ekonomik yıkım getirmedi Doğu’ya…

“Son kapanışın bilgeliğidir bu: Yalnızca her gün onu yeniden fethetmek zorunda olan kazanır özgürlüğü ve yaşamı…”

Gazeteci Dahn bu alıntıyı yaptıktan sonra şöyle devam ediyor:

-“Ben on bir yaşındayken okulda Faust yorumu yapardık. Aynı zamanda, kitabına Goethe’yi ipucu olarak almış olan Andrey Zakharov’un ‘Geleceği Nasıl Tasavvur Ediyorum’ kitabını okurduk…”

Doğu Almanya’nın entelektüel birikiminin nasıl ezildiğini anlatıyor Daniela Dahn.

Sonuçta hakkında neler demediler ki:

-“İflah olmaz zararlı kalıntı!”

Dahn, “günah keçisi” yapıldı. Ama o hiç geri adım atmadı. (En son, Almanya’nın Ukrayna’ya verdiği askeri desteğin sona erdirilmesi çağrısında bulunan dilekçeyi ilk imzalayanlardan oldu.)

Başa dönersem:

Merkel’in belgeselde, Doğu Almanya hakikatleri yerine, bizlere 30 yıllık “temcit pilavını” yedirmesinden rahatsızlık duydum…

Sayısı bir avuç kalsa da, demokratik geleneğini sürdürüp eleştirel gazetecilik yapanlar hâlâ var dünyada…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir